Üstinsan… İşte yaşamın yegâne amacı.
Bu, insanın Tanrı’yı öldürmesinin hikâyesi.
Bu, milyonlarca yıl evrimleşmiş Homo sapiens’in verdiği son ve en büyük savaş.
Bir kutsal savaş — Holy War.
Bu savaşta insanın en büyük düşmanı ne doğa, ne de Tanrı’dır.
Karşısında duran: Toplumdur.
Yani, yine insanın ta kendisi.
Zincirlerini kırmak isteyen birey, sürüden kopmak zorundadır.
Sürü, Tanrı’nın ölüsünü mumyalayıp tapınmaya devam ederken,
Üstinsan, küllerin içinden doğan Prometheus gibi yükselir.
Bu, bir diriliş değil; bir başkalaşımdır.
Bu bir devenin önce aslan sonra da bir bebek oluşunun hikayesi.
Dostoyevskiye göre ise bu hikaye çok başka. Kendisi inasnın Tanrıyı aşmasını değil onu kucaklaması ve tıpkı eskisi gibi yeniden büyük bir bağlılık ve samimiyetle ona geri dönmesi gerektiğini söylüyordu. Suç ve Ceza romanında da bunu açıkça görebiliyoruz. “Üst insan mitine” kendini inandıran Raskolnikov bu tezinin gerçekliğine o kadr inanmıştır ki bu uğurda cinayet bile işler. Hepinizin bildiği bir hikaye. Sonrasında üstüne birsürü yazı yazıldı, bir çok kere eleştirildi. Şimdi okuduğunuz yazıda da benzer şeyler yapacağız.
İlk Yorumu Siz Yapın